Arıları neden yaşatalım, arılar neden önemli?
Konunun önemini vurgulamak için Einstein’ın cümleleriyle başlıyorum; “Arılar yeryüzünden silinip giderse, insanoğlu yalnızca dört yıl yaşayabilir. Arılar olmazsa döllenme olmaz, hiçbir bitki, hiçbir hayvan, hiçbir insan olmaz.” (Albert Einstein, 1949)
Üyesi olduğum Buğday Derneği’nin sayıları azalmakta olan arılara destek olmak için Türkiye’de ilk kez düzenlenen arı odaklı arıcılığın konuşulacağı ‘Uluslararası Ekolojik Arıcılık Konferansı’nakatılmak üzere İzmir’e geldim. Konferans Bornova Belediyesi’nin katkılarıyla proje ortakları Hollanda’dan Akıllı Arıcılık Vakfı (Smart Beeing Foundation), İngiltere’den Doğal Arıcılık Vakfı (Natural Beekeeping Trust) ve Makedonya’dan Aronija Organik Ürün Üreticileri Birliği’nin de katılımlarıyla 9 Aralık 2017 tarihinde gerçekleşti.
Dünyada arıların sayıları korkutucu bir hızla azalmakta ve bu konferansın amacı da arılara destek olmak için ekolojik arıcılık yöntemlerini tartışmak. Amerika Birleşik Devletlerinde koloni kayıpları %60’larda, Avrupa ülkelerinde koloni kayıpları %25’lerde. Koloni kayıplarının en önemli sebepleri hastalıklar, zirai ilaçlar ve arılar için yaşam alanları kayıpları. Ülkemizde de böyle büyük koloni kayıpları yaşamamak ve aynı yanlışları yapmamak için neler yapabilirizi konuşmak, projeler üretmek ve araştırmalar yapmak önemli.
Arıcıların, arı severlerin, arıların önemini kavrayanların konferansa ilgisi yüksek.
Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Hayvan Yetiştirme Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden, Prof. Dr. Banu Yücel, Türkiye’de arıcılık, sorunlar ve ekolojik çözümleri konu alan çok bilgilendirici bir konuşma yaptı ve şu önemli bilgileri paylaştı;
Arı her uçtuğunda havayı temizleyen bir canlı!
Bal şekerlenirse sahte bal aldığınızı zannetmeyin. Sahte bal şekerlenmez! Şekerlendi diye sakın ısıtmayın (enzimler aktivitesini yitirir). Aldığınız bal şekerlendiyse bir mikser yardımıyla çırpın ve krema haline getirin.
Mide yanması şikayeti olanlar, düzenli bal tüketin. Balın içerisinde bulunan bir çok değerli enzimden bir tanesi olan ‘invertaz’ enzimi midenizi korur.
Türkiye’de 8 milyon kadar arı kolonisi var
Dünya sıralamasında; kovan varlığı bakımından ikinci, bal üretiminde ise dördüncü sırada yer alıyoruz
Kovan başına bal verimi 13.4 kg, bu dünya ortalamasının altında (2004)
Konferansta çok farklı bakış açılarından arıcılık ve arıları çoğaltmak ve yaşatmak odaklı konuşmalar dinledik. Gerçekten de çok şey öğrendim. Buğday Derneği 1990 yılından bu yana; yaşamını sürdürürken diğer yaşamlarla uyum içerisinde ve ekolojik bütüne saygılı bir toplum hayalini besleyerek sürdürdüğü harika çalışmalarına bu konferansı düzenleyerek bir yenisini ekledi. Bu derneğin bir üyesi olmak daha her şey bitmedi, herkes birer birey olarak çok şey yapabilir ümidi duymamı sağlıyor.
Buğday Derneğinden Güneşin Aydemir ise bireysel olarak da neler yapabileceğimizden bahsetti;
Arılar dünyadaki pollinasyonun %80’ini sağlıyor
Tek bir arı kolonisi günde 300 milyon çiçek dölleyebiliyor
En çok tüketilen 100 gıda ürününün 70’ten fazlasını arılara borçluyuz (toplam gıdanın %90’ı)
Üretim ve tüketim ayağında yapabileceklerimiz; kullanım bağlamını değiştirmek, arıların ürettiği ürünlerin tattan önce şifa verici ilaç olması niteliğini kabullenmek (ekmek üzerine bolca sürüp yemek yerine bir tatlı kaşığı balı ilaç niyetine tüketmek), gönüllü sadelik ilkesini benimsemek (gereğinden fazlasını tüketmemek, sade yaşamak), arı yaşamı ve ürünleri hakkında bilgi sahibi olmak, arıların yaşam şartlarını iyileştirmek ve onarmak
Arı ürünleri kullananlar ve tüketiciler ayağında yapabileceklerimiz; bal üretimi hakkında bilgilenmek ve doğru soruları sormak; hastalık ve parazitlerle nasıl mücadele ediyorsunuz, kışın arıya bal bırakıyor musunuz?
Bahçelerde ilaçlama yapmamak, balkon ve bahçelerde arıların sevdiği çiçeklere yer açmak.
Bu bağlamda yapabileceğimiz en iyi şeylerden bir tanesi de;
Arılara zarar vermeyen üretim yapan çiftçileri desteklemek, organik ve yerel ürünleri tercih etmek, bu tür ürünleri tercih eden gıda topluluklarına katılmak, kurmak.
Kullanılmayan arazi varsa arıcıların kullanımına açmak ya da arı merası haline getirmek.
Belediyelerce arıların sevdiği çalı ve çiçek dikilmesi ayrıca park ve bahçelere ilaçlama yapılmaması için lobi oluşturmak.
Bu konferans sayesinde ÇARIK Derneği ile tanıştım. Topluluk Destekli Arıcılık ve ‘Senin de Bir Kovanın Olsun’ projesini, proje sorumlusu Şamil Tuncay Beştoy’dan dinledim. Artık benim de bir kovanım var 🙂 Bu sayede proje bölgesinde arıcılığın geliştirilmesi, kovan başına bal verimi ve kalitesinin artırılması, yöre halkının yerel, yerleşik, entegre ve sürdürülebilir arıcılığa özendirilerek alternatif gelir kaynaklarının güçlendirilmesi, proje ortağı kişi ve kurumların kaliteli ve doğal bal tüketmelerinin sağlanmasına katkıda bulunacağım. Proje, üreticiler ve tüketiciler arasında dolaysız bir bağ kurarak; doğal, çevre dostu ve ekolojik üretim konusunda bilincin ve duyarlılığın artırılmasına katkıda bulunacak.
Benden söylemesi sizin de bir kovanınız olabilir:) Proje bilgilerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;
http://carik.org.tr/sample-page/
Ekolojik arıcılık konferansı özetini Buğday Derneği eş başkanlarından Gizem Altın Nance’nin ağzından dinleyebilirsiniz.
Arıları seviyorum 🙂
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.