Yiyecekler vücudumuza sadece kalori ve besin değil aynı zamanda genlerimizi ve dolayısı ile metabolizmamızı hızlı bir biçimde değiştirebilen bilgiler de verir. Yiyeceklerin genlerimizle bire bir etkileşime girerek aktivitelerinde değişiklik yaratabilecekleri bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Bu yiyecekler ‘biyoaktif’ yiyecekler olarak tanımlanır. Doğada var olan yiyeceklerin geniş bir gurubunun biyoaktif özellik gösterdiği biliniyor. Biyoaktif yiyeceklere örnekler vermek gerekirse aşağıdaki gibi uzunca bir liste oluşturulabilir;
Tüm bu yiyecekler Akdeniz mutfağında bolca bulunan yiyecekler arasında. Üstteki fotoğrafta örneklerini gördüğünüz kale (koyu yeşil kıvırcık yapraklar), tatlı patates, kırmızı pancar, turp çeşitleri ve yaprakları, alabaş (yer lahanası olarak da bilinen, fotoğrafın sağ üstünde yer alan açık yeşil yuvarlak sebzeler), siyah havuç gibi sebzeler, çok değerli anti-oksidan, anti-enflamatuar ve anti-kanser biyoaktif maddeler içeren yiyecekler. Yiyeceklerin içinde bulunan doğal biyoaktif maddeler genel olarak polifenoller, flavanoidler ve vitaminler olarak adlandırılıyor. Biyoaktif özellikleri bulunan yiyecekleri tükettiğimizde;
Genlerin aktivitelerinde değişiklikler oluşur,
Oksidatif strese karşı koruma gerçekleşir (antioksidan özelliği),
Kanser’e karşı korunma sağlanır,
Hormon metabolizması değişir,
Bağışıklık sistemi kuvvetlenir,
Hücreler arası iletişim iyileşir,
Çevresel toksinlere karşı korunma sağlanır,
Sindirim sistemimizde faydalı bakteri popülasyonu çoğalır
Genlerimize iyilikler fısıldıyan yiyeceklerin başında turpgiller gelir. Roka, lahana, kara lahana, çin marulu, karnıbahar, brokoli, alabaş (yer lahanası), hardal otu, turp, turp yaprağı ve kale bunların başlıcalarındandır. Turpgiller içindeki inaktif glukorofan çiğneme sırasında veya hazırlarken bıçakla kestiğimizde biyoaktif sulforofan maddesine dönüşür. Tüm biyokimyasal reaksiyonlar da olduğu gibi bu reaksiyon da bir enzim sayesinde gerçekleşir. Aşağıdaki görsel bu reaksiyonu özetliyor.
Sulfurofan, hücrelerimizin içerisinde gen düzenleyici özelliği olan bir transkripsiyon faktörü olan Nrf2’yi aktive eder. Transkripsiyon faktörleri DNA üzerinde bulunan özel bölgelere bağlanarak genlerin transkripsiyonunu yani, DNA üzerinde yer alan bilgilerinin RNA mesajına tercümesini kontrol eden protein molekülleridir. Nrf2 bir çok antioksidan proteinin tercümesini gerçekleştirebilen hücrelerin sağlıklı kalması için en önemli transkripsiyon faktörlerinden bir tanesidir. Olumsuz çevre koşulları (hava kirliliği, çeşitli toksik maddeler gibi) ve sağlıksız beslenme sonucu vücutta oluşan ve enflamasyon olarak adlandırılan genel yangı ile savaşabilecek önemli silahlarımızdan bir tanesidir. Genlerimize fısıldayan yiyeceklerden bir gurup olan turpgilleri tükettiğimizde aktive olan Nrf2 hücreleri koruyacak olan bir çok proteinin üretilmesini tetikler. Nrf2 aktivasyonu ve bunun önemini aşağıdaki görsel özetliyor.
Sulforan oluşumu için bir protein olan enzimin gerekli olduğunu belirtmiştim. Bu bilimsel sıkıcı bir detay gibi gelse de bu tip biyoaktif özellik gösteren sebzeleri yerken en optimum faydayı sağlamak için nasıl hazırlamamız gerektiği hakkında bize bir sürü ip ucu verdiği için esasında çok, çok önemli! Enzimler tüm proteinler gibi hassas moleküller. Görevlerini yerine getirebilmeleri için üç boyutlu şekillerini korumalarına ihtiyaçları var. Isıya, asitli ortamlara ve tuzlu ortamlara hassasiyet göstererek denatüre olabilirler, yani foknksiyonları için gereken üç boyutlu şekillerini kaybedebilirler. Genlerimize tatlı tatlı fısıldayabilen biyoaktif yiyecekleri fısıldamaya devam edebilmeleri için bu bilgiler eşiliğinde hazırlamalıyız.
Genlerinize fısıldayan bir tarifi Gurme Atlet blog sayfasında bulabilirsiniz, linki aşağıda;
Geri bildirim: Baldan daha tatlı ve daha saf bir yiyecek yok! | SPOREL blog